Wikipedia

Arama sonuçları

16 Aralık 2013 Pazartesi

FARKINDALIK



Bir sabah "uyanırsın" ve hissedersin, sadece noksanlıkların değil fazla bişeylerin de olduğunu. Yolunda gibiyse de herşey bişeyler vardır garibine giden. Alışkın olmamanın verdiği şımarıklıkla belki de, fazla gelir sana sunulanlar. İstersin, beklersin, alırsın ama yine de olmayan bişeyler vardır. Belki daha önce hiç duymadıklarını çokça duymanın fazlalığıdır bu, belki de duyduklarına da bi süre sonra alışacağını bilmenin sızısı. Alışmak mıdır daha korkutucu olan, yoksa alıştıklarını kaybetmek mi? 

Öyle ya da böyle kolay alışıyoruz herşeye, hele de güzelliklere. Belki de bundan yine aynı kolaycılıkla, elimizde tutabilmek için savaşmıyoruz. Yeniliğin özenini, eskimeye başladıkça kaybediveriyoruz.

Çok uzun yıllar önce aldığım bi kazağı  giydiğimde yeni mi, diye sorar eş, dost. Gülümserim.

Yeni değildir, ama hep yeni gibi kalsın diye bakmışımdır ona, bu onu hiç giymediğim anlamına gelmesin. Onu yıkarken, saklarken gösterdiğim özenle yeni gibi kalmıştır.

Kullanma yönergelerine uyduğumuzda çok da zor değildir eşyalarımızın yeni kalması. Ona sahip olmak için gösterdiğimiz özenin hiç olmazsa yarısını kullanırken de gösterdiğimizde, bizden sonraya bile kalabilirler.

Duygularımız da çok farklı değildir, kullanırken özen göstermediğimiz bi çorap gibi eskirler, yıpranırlar, erir giderler farkında olmadan.

Başa dönebilmek için hayıflandığımızdaysa geç kalmışızdır artık. Sonra bize kalan tek şey kaçan balığın büyüklüğüdür. 

Neden bu kadar hoyrattır insanoğlu, neden bi kerecik duymak için çok şey feda edebileceği sözcükleri kolayca kanıksayıverir, neden ilk hissettiğinde içini titreten duyguları pamuklara sarıp, saklamaz? Neden hep biraz daha fazlasını ister? 

Oysa ki duygular sözkonusu olduğunda "fazla" diye bişey yoktur. Ya vardır, ya yoktur. Çok sevdiğini söylemek bi tutku halidir sadece. Yoksa "çok" değil, ya sevilir, ya sevilmez.

Bi kere sevilmişse de kolay kolay vazgeçilmez.

Ama vazgeçmemek sadece elde tutmak değildir. Çabalamak, aldıklarının değerini bilmek, verirken sınırlarını zorlayabilmektir.

İlk kez için titrediğinde hisssettiklerini hiç unutmamak ve unutturmamaktır. Anımsamak ve anımsatmaktır içini ısıtanları ve hatta alevlendirenleri.

Bunları yaparken de kırıp dökmemek, acıtmamak, çocuklaşsan da şımarmamaktır sevmek.


1 yorum:

  1. Sınırsızlığın içinde yol alan insan;hiç bitmeyecek arayışların evrensel yolculuğu içinde yol alacak;kimi pişmanlık,kimi gurur,kimi sessiz ve ulvi erdem içinde...

    YanıtlaSil