tag:blogger.com,1999:blog-46787857820432433802024-03-21T15:13:36.281+03:00İNSAN İNSANIN TANRISIDIRYAZI - YORUMDERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.comBlogger112125tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-23209411530395887972017-03-04T13:11:00.001+03:002020-10-12T19:53:37.844+03:00GERÇEĞİN İZİNDE<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
Bu ülkenin yasaları, polisi, askeri varsa, neden hala küçücük kızlar dedeleri yaşında erkek müsveddelerine satılıyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu ülkenin yasaları, askeri, polisi varsa neden hala küçücük çocuklarına tecavüz ediliyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu ülkenin yasaları, askeri, polisi varsa neden hala büyük şehirlerinin caddelerinde, sokaklarında, toplu taşım araçlarında bile kadınlar, kızlar, çocuklar tacize, tecavüze uğruyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu ülkede yasalar varsa 21. yüzyılda neden hala ezilen, mağdur edilen kadınlar, kızlar ucubeymiş gibi örtünerek, gizlenerek, böcek kılıklarında dışarı çıkıyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu ülkede yargı varsa neden cumhuriyetin yasaları uygulanamıyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
1923 yılının 28 Ekim gecesi kurulan bu devlet hala bir cumhuriyettir.</div>
<div style="text-align: justify;">
Buna rağmen uygulanamayan yasalar, kimi koruyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
Kadınlar, kızlar neden korktuklarında polisi, askeri arayamıyor?<br />
Hiç düşündünüz mü, neden hiç bir Avrupa ülkesinin vatandaşları bindikleri teknelerle, yaşamlarını nerdeyse hiçe sayarak herhangi bir Afrika ülkesine kaçmaya çalışmıyor?</div>
<div style="text-align: justify;">
Hangi inanç, hangi vicdan aklınızın önündeyse onu susturun. Susturun ki aklınız size oyun oynamasın.</div>
<div style="text-align: justify;">
Gücün, paranın, maddenin ve bunların getirdiği korkunun; ve ne acıdır ki kadınlar olarak doğurduğunuz, büyüttüğünüz erkek egemen hayatın önünde sizi tutan hangi inanç, hangi duygu, hangi düşünce ise değiştirin.</div>
<div style="text-align: justify;">
Sakın unutmayın; yaşadığınız yeri cennet yapabilecek olan da, cehenneme çeviren de inandıklarınızdır. Çoğunluğun söylediği ya da size dayatılanlar her zaman doğru olsaydı, hala ortaçağda yaşıyor olurduk. Dünya bilgi, teknoloji ve uzay çağını yaşarken, yeryüzünün pek çok yerinde hala ortaçağ kafası uygulanıyorsa bir yerlerde pek çok yanlış yapılıyor demektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
Daha çok para, daha çok güç adına sizi inancınızla sınıyorlarsa o inancı sorgulamanın zamanı çoktan gelmiş de, geçiyor demektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
El, etek öpmeyi saygı, örtünmeyi giyinme, abuk sabuk fikirleri inanç sananlar, gelişmiyor, yerinde sayıyor demektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
İnanç özel bir inanma biçimi gerektirmez; inanç bir karakter özelliğidir. İçinde hakkaniyet, adalet, doğruluk ve eşitlik barındırmayan herhangi bir düşünceye itibar etmek bağnazlıktır, yobazlıktır.</div>
<div style="text-align: justify;">
Hangi anne doğurduğu her evladını hakkaniyetle büyütmüyorsa, hangi baba evlatlarını herhangi bir konuda birbirinden ayırıyorsa, korkudan önce adaleti öğretmiyorsa ana babayım demesin.</div>
<div style="text-align: justify;">
Sözümona inancınız; aklınızın, mantığınızın, vicdanınızın önüne geçiyorsa orada büyük bir hata var demektir. Korkunuz sevginizin, inandıklarınız iradenizin ve vicdanınızın önüne geçiyorsa orada bir felaket var demektir.</div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-5812037493284786232016-03-09T16:30:00.001+02:002016-03-09T16:30:56.685+02:00Lezzet<div style="text-align: center; padding: 5px;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-ThQYKr3kHu4/VuAzmyVRyII/AAAAAAAACOc/WK2tzoOD1nY/1457533353144.JPG"><img src="https://lh3.googleusercontent.com/-ThQYKr3kHu4/VuAzmyVRyII/AAAAAAAACOc/WK2tzoOD1nY/1457533353144.JPG cursor: pointer;" width="320px" style="border: 1px solid; border-radius: 2px;padding: 5px; max-width: 320px " /></a></div><div class="blogaway-section"><p>Gurmeyim, gurmesin, gurmeyiz, hepimiz gurmeyiz. Herkesin kendine göre bir damak tadı vardır. Biz Türklerin her konudaki iddiası bu konuda da öne çıkar. Özellikle son yıllarda gezme kültürü arttıkça değişik tatlara olan ilgi de arttı. <br/>
Efsane lezzetlere Özsüt'ün yaban mersinli pastasıyla devam edelim. Orman meyvelerini sevenler için vazgeçilemeyecek bir lezzet. Yine çay eşliğinde tabii.</p></div><br/>DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-49356106741178523272016-03-07T19:52:00.001+02:002016-03-07T20:03:05.787+02:00GEZİ-YORUM<div class="blogaway-section"><p><img src="https://lh3.googleusercontent.com/-WExRRIBWgfk/Vt2_6vWCnQI/AAAAAAAACN8/QMC1GZ7B9Cc/DSC_7418.JPG cursor: pointer;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-WExRRIBWgfk/Vt2_6vWCnQI/AAAAAAAACN8/QMC1GZ7B9Cc/DSC_7418.JPG"></a><br/>
<br/>Damak tadı, ağız tadı.... Yemek söz konusu olduğunda tat sözcüğü dilimizde şekere karşılık gelir, yani şekerli yiyeceklere; tatlılar, pastalar, çikolata, dondurma... Türk mutfağında tuzluların yeri çok özelse de damağa tadını veren tatlılardır yani. Tatlı deyince de ilk akla gelen şerbetli tatlılarsa da,  çikolatanın yeni zamanların tatlı kültüründeki yeri yadsınamaz. Tatlılar içinde bana göre de çikolata bir yana diğerleri bir yanadır. Gezip gördüklerimden bana kalanları yazmak istediğimde söze çikolata ile, çikolatayı zevke dönüştürmeyi başaran Valonia ile başlamak doğru olur diye düşündüm. Valonianın şahane çikolataları, pek çok hoş tatlı, tuzlu yemekleri var, ama ıslak kekinin ve çikolata sosunun sufleyi aratmayacak nefis tadının damağınızda bırakacağı lezzet, canınız çok sıkkınken bile sizi gülümsetebilir kanısındayım. Yanında demli bir bardak çay ile tabii. İyi ki denemişim diyeceğinize adım kadar eminim. <br/></p></div><br/>DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-88724876976395189362015-02-24T00:00:00.001+02:002015-02-24T00:00:16.086+02:00UNUTMADIM, AKLIMDA<div style="text-align: center; padding: 5px;"><a href="https://lh6.googleusercontent.com/-qi8LQhmFEjM/VOuiCaXN87I/AAAAAAAACD0/IEUlVVabz3Y/1424728318555.JPG"><img src="https://lh6.googleusercontent.com/-qi8LQhmFEjM/VOuiCaXN87I/AAAAAAAACD0/IEUlVVabz3Y/1424728318555.JPG cursor: pointer;" width="320px" style="border: 1px solid; border-radius: 2px;padding: 5px; max-width: 320px " /></a></div><div class="blogaway-section"><p>Tam, ne yaptın ne ettin<br/>
unutturdun bana kendini derken<br/>
Bazen bir rüyadan uyandığımda,<br/>
Bazen eriyip bitmesinden korktuğum <br/>
bir sabundaki nazar boncuğuyla<br/>
Aklıma düşüveriyorsun.<br/>
Sadece aşkların değil,<br/>
Dostlukların da öldürülebildiğini anımsayıp,<br/>
Öfkeleniyorum.<br/>
06.30 20 Şubat</p></div><br/>DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-64957948417149060362014-01-14T00:41:00.000+02:002014-03-29T19:48:05.260+02:00FARKINDA DEĞİLMİŞİZ GİBİ<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjG1lPuKyx7VN1WylyDOCI9SAsmKndeJX6byF7lfWJTtaggjO80FBq6EgL8Lnv6gS0RDA0FbjwS4J-TXYJGI3MM4NcmTvJrAvuwvyp2p_XZJnsPa1lovTKlpG7I9D3AJGjY6P6BBwqD5lgK/s1600/IMG_20140102_133435.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjG1lPuKyx7VN1WylyDOCI9SAsmKndeJX6byF7lfWJTtaggjO80FBq6EgL8Lnv6gS0RDA0FbjwS4J-TXYJGI3MM4NcmTvJrAvuwvyp2p_XZJnsPa1lovTKlpG7I9D3AJGjY6P6BBwqD5lgK/s1600/IMG_20140102_133435.JPG" height="307" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Aşk rastlantıları severmiş. Hayat da rastlantılardan ibaretmiş gibi görünür. Her şey bu kadar rastlantısalsa, yaşamak ne kadar anlamlıdır? Ya da rastlantılar mıdır aslında hayatı daha yaşanılır kılan?</div>
<div style="text-align: justify;">
Bazen çok planladığınız, hesapladığınız değil de, birdenbire olanlar hayatınızın merkezine gelmez mi? </div>
<div style="text-align: justify;">
Kan bağı dışında seveceğimiz insanları kendimiz seçeriz. Ya da aslında seçermişiz görünür. Okulda arkadaşlarımızı seçer miyiz, yoksa yanımızda oturan herhangi biri hayatımıza mı girer uzun yıllar için? Ya mesleğimiz, işimiz? Hangi hedef aslında çok hesaplandığı için gerçekleşebilmiştir ki? İkibinli yıllarda, teknoloji değil midir herşeyin olduğu gibi ilişkilerin de belirleyici unsuru?</div>
<div style="text-align: justify;">
Öyle ya da böyle nedeni, nasılı ne olursa olsun karşımıza çıkan insanları hayatımıza kabul eden de, onları yanımızda tutan da, hayatımızın merkezi haline getiren de, onun tutumlarına bağlı olarak kendi karakter özelliklerimizdir. Ki bu özellikler de aslında hayatın akışı içinde günden güne farklılaşırlar. Hangimiz bir süre önce olsa belki de tiksinerek yaklaşmayacağımız bir durumun tam da içinde bulmamışızdır kendimizi? Değişen durumlar, değişen kararları yaratır. Tüm bu değişkenliklerin ortasında, bizi biz yapan sürece olan yaklaşımımız ve yorumlarımızdır.</div>
<div style="text-align: justify;">
Her şeyin ortasında bizi asıl güçlü kılan da, kendi içimizdeki yalnızlığımızdır. Kendimizle kalabildiğimiz kadar, başkalarına tahammül edebilir ve onları sevebiliriz. Kendimizi sevebildiğimiz kadar başkalarına saygı duyabilir ve onlarla gerçekten yakınlaşabiliriz.</div>
<div style="text-align: justify;">
Yeter ki samimi olalım, yeter ki ayakta durabilelim.</div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-76505668597481043822014-01-01T11:00:00.000+02:002014-03-29T19:52:16.821+02:002014<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz7MoLrGvcdNm6AFDIVkjt3vCfhVMBjP5_aSq6QoAult18UsdNu41j5dm5n0Qi3YvzKDY9FrHZEYGjFRtRno4-1KihsulaOJhsDWXTHYmt5gTWn09OeabN3NUZQ8o4sRlxYRQ9-EIcJ1Nf/s1600/1008811614.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz7MoLrGvcdNm6AFDIVkjt3vCfhVMBjP5_aSq6QoAult18UsdNu41j5dm5n0Qi3YvzKDY9FrHZEYGjFRtRno4-1KihsulaOJhsDWXTHYmt5gTWn09OeabN3NUZQ8o4sRlxYRQ9-EIcJ1Nf/s640/1008811614.png" height="640" width="425" /></a></div>
Hep seni bekledim.<br />
Geldin sonunda. Yine öncekiler gibi geçip gideceksin hayatımdan. Kimbilir neleri götürüp, neleri getirerek.<br />
Beklerken güzel geçmedi günler. Geçmişten söz etmek değil niyetim. Geçmiş, geçmiş olsun. Artık olsun. Seninle geçecek günlere nedense hep başka bir anlam yükledim. Belki sadece öyle istediğimden. Ama yine nedense hep başka bi anlamı olacağına da inandım.<br />
Hayat acımasızdı, soğuktu, yorardı hep insanı, ama güzeldi yine de. Onu güzelleştirense aşk ateşiydi.<br />
Uzaktı bana aşk çoktandır. Şimdi seninle yeniden, kirpiğimin ucunda mı, kimbilir. Artık, ben bilmiyorum.<br />
Aşk, zaten yaşanıldıktan çok sonraları ateşini hissettirmez mi? Zaten o zaman anlamaz mıyız gerçekte ne kadar sıcak olduğunu. Şanslıysak, geçip gitmeden henüz, bunu farkedebilmişizdir.<br />
Şimdi ben, aşk diliyorum, hatta dileniyorum senden. Yeniden sevme gücü, hayatın çirkinliklerine dayanabilme, zorluklara karşı durabilme cesareti istiyorum. Her şeyin benim için olduğunu biliyor, yalnız onlara yüreğimi açarsam fark edebileceğimi görüyorum.<br />
Güzel ve iyi olan ne varsa yoluma çıkması tüm dileğim.<br />
Onlara sahip olabilmekse, gayretim, emeğim.<br />
Saygıyı kaybetmeden sevmek, şaşırmadan istemek.</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-44661220084583218312013-12-27T19:50:00.000+02:002013-12-27T20:04:18.630+02:00AŞK ATEŞİ<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyzBp_FXGeuqrfKH8Vvga3wIpCcvtoX8qIPjgdTMGbOfBPOLQsLzRl3o-HUuin8E9DdrEfq0HXMr4YqSmVwxSoZvBVNj9gzAIeGA4vJcITq6McbxKofpb8eC00GhW4rC5MBiX5-Q8zf71_/s1600/IMG_20131227_195402.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyzBp_FXGeuqrfKH8Vvga3wIpCcvtoX8qIPjgdTMGbOfBPOLQsLzRl3o-HUuin8E9DdrEfq0HXMr4YqSmVwxSoZvBVNj9gzAIeGA4vJcITq6McbxKofpb8eC00GhW4rC5MBiX5-Q8zf71_/s400/IMG_20131227_195402.JPG" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">İnsanlara elinizi uzatabilirsiniz ama, zorla kimsenin elini tutamazsınız.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Ne çok laf edilmiştir aşk üstüne, dünya döndükçe de edilecektir. Koca koca laflar, beylik sözler. Oysa ki her aşk kendi ateşi kadardır. Yaktığı yer de kendi büyüklüğü kadar. Ateşi körükleyense kimi zaman açlık, kimi zaman tutku, kimi zaman da boşluktur. Açlık büyükse ateş hummaya dönüşür kolayca, doyduğunuzdaysa çabucak söner. Körüklemeye çalışsanız da yetmez, yeni bir açlık hali gereklidir. Tok açın halinden anlamaz çünkü. </span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Tutku ateşi sürekli alevli tutar, ancak ateşin sıcaklığı fazla gelebilir bazen. Alevler yakıcı olabilir istemeden. Yanmak isteyeni bile bıktırabilir. </span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Boşluğun körüklediği aşksa en yakıcı olandır. Kavrulursunuz istemeden. Farkına bile varamadan küle dönmeniz an meselesidir.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Tutmaya çalıştığınız el, aslında orada bile değildir. Belki çoktan gitmiştir, belki de hiç orada olmamıştır.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Kör bir karanlıkta gibi uzandığınız elin olmadığını fark ettiğinizdeyse küllerinizdir geriye kalan. İnanmak istememenin ağırlığıyla ateşi çağırırsınız. Ama geri gelebilen bişey değildir aşk. </span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Ta ki uzanacak yeni bir ele rastlayana kadar, içinizdeki ateşi canlı tutmaya çalışırsınız.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Sonuç olarak, insanlara güvenmeyin, en iyisinin bile sizi yarı yolda bırakacağı anlar vardır. Yola hep kendinizle çıkın, yoldaşınız nasılsa olur.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Şanslıysanız geçip giderler.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-3751443296989922342013-12-17T15:22:00.000+02:002014-01-01T11:17:39.378+02:00AÇLIK<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjop_Zph1az00YTLMQ5KoAKoS8S8Zyy2PRsTSzL5s5QsM73GTicjGUDkxiSN_MAraLYcCzfiC8k7ys8steKWJZxOVaPRFR-FCCZG6RaYveY5sDEw8LkMpY4sWOBgkmE2zpP2rvAPE4m03YH/s1600/IMG_20131217_152000.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjop_Zph1az00YTLMQ5KoAKoS8S8Zyy2PRsTSzL5s5QsM73GTicjGUDkxiSN_MAraLYcCzfiC8k7ys8steKWJZxOVaPRFR-FCCZG6RaYveY5sDEw8LkMpY4sWOBgkmE2zpP2rvAPE4m03YH/s320/IMG_20131217_152000.JPG" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Daha güçlü bi dürtü yoktur ki, kontrol edilemediğinde insanı "rezil" etsin! </div>
İnsan yaş aldıkça "ata" sözlerinin değerini daha bi iyi anlıyor, en azından ben öyleyim. Yılların süzülmüşlüğünden gelen sözcük öbekleri ne de güzel anlatır, yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi. Ama ders çıkarmak için yüzyıllardır milyonlarca insanın yaşadıkları yetmez de, illa kendimiz de düşeriz bile bile "çukur"lara.<br />
Gen teorisi bile açıklamakta yetersiz kalır bile bile ladeslerimizi. Kendimizinki de kesilmeden acısını duymayız diğer kesiklerin.<br />
Herkesin kendi "ölçü"sü belirler kesiklerinin "derin"liğini. Ruhumuzda açtığımız yaraların derinliğiyle oluşur daha sonramız. Keseriz, kesmelerine izin veririz, kanatırız ısrarla ruhumuzu. Bedenimizdeki yaralara benzemez ruh kesikleri, çok acıtır. Sadece yağmur öncesi değil, sürekli sızlar.<br />
Bi gitme hali gelir çöker üstünüze, nereye kaçacağınızı bilemezsiniz. Yaşarken açık ve belirgin olan herşey, bi bilinmeze sürükler geleceğinizi.<br />
Neden, diye sorarsınız, neden "ben", neden "şimdi", neden "yine" ?<br />
Nedeni çok açıktır oysa, izin vermişsinizdir bi başka "aç"ın hücre çeperlerinizden içeri sızmasına.<br />
Hiç değilse de, çok hesaplamadan önüne sermişsinizdir, geçmişinizi, bugününüzü, dünyanızı.<br />
Hani yaşadığınız "an"ın güzelliğiydi ya asıl önemli olan, içiniz nasıl da rahattı soyunup dökünürken önünde bi acımasızın.<br />
Ruhunuz çıplakken bile yangınlar içindeydiniz.<br />
Oysa ki açlık ölçüsü belirliyordu tüm doyumsuzlukları. Yerinde ve zamanında doyurulamamış bedenlerin ve ruhların açlığıyla başedemiyordu en zeki zihinler bile.<br />
Siz söyleyip sadece siz işitiyordunuz ağzınızdan dökülenleri.<br />
Ve artık, kaçan balığın büyüklüğünden dem vurmak bile masalsı geliyordu.<br />
Geldiğimiz bu yerde, aslında onca yola rağmen hiçbiyere varamamışlığın acısı dizlerimizde.<br />
Ve işin kötüsü, hala açız, bi türlü doyuramadığımız içgüdülerimizle.</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-88054472482746290692013-12-16T10:27:00.000+02:002016-03-07T20:09:30.370+02:00FARKINDALIK<div class="blogaway-section"><p><br/>
<br/>Bir sabah "uyanırsın" ve hissedersin, sadece noksanlıkların değil fazla bişeylerin de olduğunu. Yolunda gibiyse de herşey bişeyler vardır garibine giden. Alışkın olmamanın verdiği şımarıklıkla belki de, fazla gelir sana sunulanlar. İstersin, beklersin, alırsın ama yine de olmayan bişeyler vardır. Belki daha önce hiç duymadıklarını çokça duymanın fazlalığıdır bu, belki de duyduklarına da bi süre sonra alışacağını bilmenin sızısı. Alışmak mıdır daha korkutucu olan, yoksa alıştıklarını kaybetmek mi? <br/>
<br/>Öyle ya da böyle kolay alışıyoruz herşeye, hele de güzelliklere. Belki de bundan yine aynı kolaycılıkla, elimizde tutabilmek için savaşmıyoruz. Yeniliğin özenini, eskimeye başladıkça kaybediveriyoruz.<br/>
<br/>Çok uzun yıllar önce aldığım bi kazağı  giydiğimde yeni mi, diye sorar eş, dost. Gülümserim.<br/>
<br/>Yeni değildir, ama hep yeni gibi kalsın diye bakmışımdır ona, bu onu hiç giymediğim anlamına gelmesin. Onu yıkarken, saklarken gösterdiğim özenle yeni gibi kalmıştır.<br/>
<br/>Kullanma yönergelerine uyduğumuzda çok da zor değildir eşyalarımızın yeni kalması. Ona sahip olmak için gösterdiğimiz özenin hiç olmazsa yarısını kullanırken de gösterdiğimizde, bizden sonraya bile kalabilirler.<br/>
<br/>Duygularımız da çok farklı değildir, kullanırken özen göstermediğimiz bi çorap gibi eskirler, yıpranırlar, erir giderler farkında olmadan.<br/>
<br/>Başa dönebilmek için hayıflandığımızdaysa geç kalmışızdır artık. Sonra bize kalan tek şey kaçan balığın büyüklüğüdür. <br/>
<br/>Neden bu kadar hoyrattır insanoğlu, neden bi kerecik duymak için çok şey feda edebileceği sözcükleri kolayca kanıksayıverir, neden ilk hissettiğinde içini titreten duyguları pamuklara sarıp, saklamaz? Neden hep biraz daha fazlasını ister? <br/>
<br/>Oysa ki duygular sözkonusu olduğunda "fazla" diye bişey yoktur. Ya vardır, ya yoktur. Çok sevdiğini söylemek bi tutku halidir sadece. Yoksa "çok" değil, ya sevilir, ya sevilmez.<br/>
<br/>Bi kere sevilmişse de kolay kolay vazgeçilmez.<br/>
<br/>Ama vazgeçmemek sadece elde tutmak değildir. Çabalamak, aldıklarının değerini bilmek, verirken sınırlarını zorlayabilmektir.<br/>
<br/>İlk kez için titrediğinde hisssettiklerini hiç unutmamak ve unutturmamaktır. Anımsamak ve anımsatmaktır içini ısıtanları ve hatta alevlendirenleri.<br/>
<br/>Bunları yaparken de kırıp dökmemek, acıtmamak, çocuklaşsan da şımarmamaktır sevmek.<br/></p></div><br/>DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-84975578068424476242013-12-11T11:36:00.001+02:002014-03-29T19:54:40.746+02:00AŞKA<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0m5hekC81rJVv80uBgeDsFvgzA0BE1oAXW-LHuiEhx6X2Dwtl3xc51N_bAn99v8XfcdIKOVz1eC_5L4RB_gw_nmWjdB7DTWSj3YMb8VQp2aFmU7RhpawMH-EQ2cbwE77swXe9B12Hyk0E/s1600/IMG_20130421_001043.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0m5hekC81rJVv80uBgeDsFvgzA0BE1oAXW-LHuiEhx6X2Dwtl3xc51N_bAn99v8XfcdIKOVz1eC_5L4RB_gw_nmWjdB7DTWSj3YMb8VQp2aFmU7RhpawMH-EQ2cbwE77swXe9B12Hyk0E/s320/IMG_20130421_001043.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
Ey sen,<br />
Görmeden bildiğim.<br />
Bir körün karanlığında gibi gezinirken,<br />
Ellerimi tutanım<br />
Ezberimde bildiğim ne varsa anlattığım,<br />
Bilmediklerimi anlatan ve<br />
Bulduransın.<br />
Sen ki,<br />
Geçmiş hayallerimde bile aradığım<br />
Ve karşıma çıkansın.<br />
Yaşarken seni sessiz ve<br />
Bir o kadar hummalı<br />
Bana aşkı anlatan<br />
Ve aşka doyuransın.<br />
Karanlıklarımı ışıtan,<br />
Alevim,<br />
Ateşim,<br />
CANSIN.</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-2048732278409944112013-12-05T09:39:00.001+02:002016-03-07T20:10:27.321+02:00GÜZEL BİR ÖYKÜ<div class="blogaway-section"><p><br/>
<br/>Seninle iki insanın karşılaşabileceği en güzel yerde, sözcüklerin arasında rastlaştık. Oysa ben rastlantılara inanmadım hiç. Benim için herşey inanılması zor bi planın parçalarıydı hayatta.<br/>
Önce yazarak, sonra konuşarak paylaştık sözcükleri. Seni bana getiren sesin, titretirken içimi pır pır, bizim hikayemiz de yazılıyordu aynı zamanda bi yerlerde. Ben hep hazırdım aşka, adım aşktı çünkü. Sen evcil acılarınla girdiğinde dünyama, önce sızladı sonra ısındı yüreğim. Daha elele tutuşmadan, ruhlarımız buluştu. Benim artık beni gülümseten yaşanmışlıklarım, seninse seni ağlatan bilinmezlerin vardı.<br/>
Hem kabuklu hem kanayan yaraların kardeşliği bizi birbirimize yaklaştırdı. Daha değmeden aşkı,  sevgiyi hissettik sözcüklerin ışığında. Sözsöze karanlıklarımıza ışık sızdırmaya çabalarken önce arkadaş olduk.  Ve artık, dakikalara sığdırdığımız geçmişin gölgesinde yeşerttiğimiz sevginin, bi ağaca dönüşeceği günün hayalini kuruyoruz belki de.<br/>
Şimdi diyorum ki; kısa günün karıysa hayat,  senin de dediğin gibi "bi bardak çayın sıcağında" buluştuğumuzda, üşütmeyecek bizi Ankara'nın soğuğu. </p></div><br/>DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-1714317727356801202013-12-03T08:47:00.000+02:002014-07-11T02:56:01.111+03:00SANKİ<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Sanki hiç uzak değildin<br />
Sanki de bilirdim tadını hep<br />
Dudaklarının<br />
<br />
Sanki hep bendeydin de<br />
Şimdi farkına vardım<br />
Uzaklaştığının<br />
<br />
Cezaysa bu hak etmedim<br />
Belki sadece şımarıklığım,<br />
Bu nasıl bi özlemekse<br />
Hiç uzlaşamadığım.</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-46629541422650866402013-12-01T02:28:00.000+02:002013-12-03T17:26:48.542+02:00KİŞİYE ÖZEL<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
Olmayana methiyeler düzenlerden olamadım hiç; giden gitmişti, gittiği için de bitmişti benim için. Kendi aşkımı yaşarken sevdalarımda, beklemedim ille de aynı karşılığı görmeyi. Herkes kendi kadar severdi, ne verirsen alırdı ama sadece elinden geleni verirdi. Kabullenirdim, kimileyin eksik, kimileyin acıtan sevileri.<br />
Şimdi sen, tutkunum diyorsun, evet farkındayım. Yaşanmamışlıkların seni coşturuyor, akmak hatta çağlamak istiyorsun, görüyorum. Aşık oldum diyorsun, evet ama henüz aşkın a'sı seni yakan sevgilim, bunu bilmiyorsun. İçinde kalmış eksiklerin bırakmıyor peşini. Seviyorsun hala, seni hiç sevemediğini söylediğin birini. O ki sende bıraktıklarının hiç farkında olmayan. Sense şimdilerde; belki de yeni aşkından güç alarak bitiremediğin bir sevgiye ağlıyorsun. Ağıtlar yakarak öldürdüğünü sandığını gömmeye çalışıyorsun. Bunu farketmek içimi acıtsa da, sana kızamıyorum.<br />
Aptalları hiç sevemedim, belki de kendi aptallıklarımın çokluğundan. Acılardı bizi büyüten. Ben erken büyüdüm aşkım, sense büyütemediğin çocuğa ağlıyorsun hala. O çocuk ki sende kalanlarla acınası. Koparamazsan kendini bağladığın zincirleri, kendi canını yakmaya devam edeceksin. Yara izlerimizle güzelsek de, onulmamış yaraların kanaması gün gelir boğar bizi. Kandıramadığımız o küçük çocuk bi gün içimizden çıkar gider, hiç farkettirmeden. Yokluğunun boşluğuyla başbaşa kaldığımızdaysa artık gerçekten yalnızızdır.<br />
İçindeki çocuğa sahip olamayan mutsuzlarla doludur kalabalıklar. Onlardan olma bitanem. Bırak gitsin eski sevda artıkları. Tut elini içindeki çocuğun. Acılarına sahip çık sevinçlerine de çıktığın kadar. Onları yok saymakla kurtulamayız onlardan. Sağaltarak yaralarımızı, tutkularımıza yol vermezsek, aşk bizi terk eder. Aşk yoksa biz var mıyız ki, gitmesine izin verecek kadar hovarda olabilelim?</div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-54984949840211511682013-11-29T20:04:00.000+02:002013-12-01T08:14:22.570+02:00YENİDEN....<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxtPbO1GCZ0IkKGKphYETtDV-zoVqHV3eGNtKyusWFBzf_faV9YZoZvjNkap7bv47nzl7pU5J1NJZf5ZsghpNNrafi2pNcBQL_M9h1lQ287dH9S0wgw-oIvnszc0jyWFQxE8FUkn2SK1xK/s1600/IMG_20131129_195856.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxtPbO1GCZ0IkKGKphYETtDV-zoVqHV3eGNtKyusWFBzf_faV9YZoZvjNkap7bv47nzl7pU5J1NJZf5ZsghpNNrafi2pNcBQL_M9h1lQ287dH9S0wgw-oIvnszc0jyWFQxE8FUkn2SK1xK/s320/IMG_20131129_195856.JPG" width="260" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
İçimdeki çocuk yenik,</div>
<div style="text-align: center;">
Bir yaprağın kavrukluğunda kalbim</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Yeşerir mi yeniden güz ağaçları,</div>
<div style="text-align: center;">
Umut ki,</div>
<div style="text-align: center;">
Geri dönmesi zor sevgili</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Isınır mı yeniden üşüyen dudaklarım?</div>
<div style="text-align: center;">
Kimbilir, belki.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-31639363978646123892013-10-28T20:33:00.000+02:002013-12-01T08:13:35.480+02:00Acıları Yok Sayabilmek<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Acıları yok saymaya meyillidir aslında insanoğlu, hastalanır, doktora gitmek istemez; hastalık ortaya çıkarsa, adı konursa hasta olacağını düşünür asıl, konmazsa daha çabuk iyi olunur sanki. Hastalık hastaları vardır ki bi de, onlar konu dışıdır, acılara şerbetlidirler bi bakıma. İnsan acılarına katlanmayı, onlarla yaşamayı öğrendiğinde olgunlaşır, yoksa hep çocuk kalır, çocuklar gibi dayanıksız ve savunmasız. Çocuk olmak iyidir de, büyümüşken çocuk kalmak çekilesi değildir. İçimizdeki değil, dışımızı da yönetmeye kalkan çocukluk halidir bizi savunmasız kılan. Büyüyememişsek, içimizdeki çocuğu yönetmeyi başaramamışız demektir ki, bu durumdur çevremizle uyumumuzu bozan. Uyum demişken, her şeye eyvallah deme hali değil, başta doğayla ve kendimizle sonra da herkesle her şeyle kavga ederken bile anlaşabilme zemininden uzaklaşmama halidir uyum. Uyum ölçülerimizle, dengemizle oluşturmamız gereken hem savunma hem kavga etme halidir. İç dinamiklerimizin farkında olma ve onları kullanabilme becerimizdir. Aksi haller ise beceriksizlikler ve acıları yok sayma sonucunu getirir ki, bu da yaşadık işte ama elde var sıfır durumudur. Elde var bir ya da daha fazlası diyebilmekse bi başedebilme halidir sonuçta. Yani kazanım, dönüt, karşılık, çıktı, veri vb. sözcüklerle ifade edilen her şey. Elde hiç olmazsa bir varsa yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz var demektir, hayat da budur zaten. Acılarla başedebilmek ve öğrendim diyebilmek. Gerisi, gerisi hep yalan değil mi zaten? ;-)</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-50202160260846222302013-10-28T10:26:00.001+02:002013-12-01T08:18:35.501+02:00SARIDA KARINCALAR<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="font-size: 0.8em; line-height: 1.6em; margin: 0 0 10px 0; padding: 0;">
<a href="http://www.flickr.com/photos/derinsey/7888341078/" title="_DSC5057"><img alt="_DSC5057 by derinsey" src="http://farm9.staticflickr.com/8312/7888341078_11eb95db28.jpg" /></a><br />
<span style="margin: 0;">a photo by <a href="http://www.flickr.com/photos/derinsey/">derinsey</a> on Flickr.</span></div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-62907883612685906962013-10-20T13:55:00.001+03:002013-12-01T08:20:39.498+02:00ROTHENBURG OB DER TAUBER, GERMANY<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="font-size: 0.8em; line-height: 1.6em; margin: 0 0 10px 0; padding: 0;">
<a href="http://www.flickr.com/photos/derinsey/10378721263/" title="Travel"><img alt="Travel by derinsey" src="http://farm6.staticflickr.com/5509/10378721263_faf095a603.jpg" /></a><br />
<span style="margin: 0;"><a href="http://www.flickr.com/photos/derinsey/10378721263/">Travel</a>, a photo by <a href="http://www.flickr.com/photos/derinsey/">derinsey</a> on Flickr.</span></div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-1079747809554234702013-09-23T13:03:00.000+03:002013-09-23T13:09:44.416+03:00KALSAYDIN<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Taşırken yükün ağırlaştıkça,</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Anlarsın götürdüklerinin ağırlığını.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bilseydin götürmezdin, belki de hiç gitmezdin.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Kalır, yerini sıcak tutardın,</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Hem de hiç üşümezdin.</span></div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-85598723344294444852012-11-29T20:52:00.000+02:002012-12-02T00:57:21.281+02:00ESKİTİLMİŞ AŞK<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Ben bizi bulduğumda mevsim yazdı, her yer sıcaktı, hep sıcaktı<br />
Kelebekti kalbim, senle çarparken<br />
Kış vardıysa da bir gün, belki olmazdı<br />
<br />
Bugün sana demediklerimi yaz bi kenara, sonra anlatsam da inanamazsın<br />
Dünyanın sonu gelse bile, de ki geldi<br />
Koysan da bi kenara, bırakamazsın.</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-4033046007224859542012-10-22T14:24:00.000+03:002012-10-22T14:24:27.406+03:00İKSİR<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfRZXVzKiWV6RbhDWRmqUNZo4pYhGg0XPTp_UTgCR0mNiz4zAoAE_IYgLcXmBCNEpZfoArbD0oxHxpq-FtVIuNs5BkRU0q9vUW9PJkpDCZVP95WUDjUb8JWul8oEKju9cNxK4jw6tzW4Ft/s1600/_DSC6271.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" oea="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfRZXVzKiWV6RbhDWRmqUNZo4pYhGg0XPTp_UTgCR0mNiz4zAoAE_IYgLcXmBCNEpZfoArbD0oxHxpq-FtVIuNs5BkRU0q9vUW9PJkpDCZVP95WUDjUb8JWul8oEKju9cNxK4jw6tzW4Ft/s400/_DSC6271.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnP-Y-MIeRk0eK67ntEoJTkpnJdD0dGqdPs1gaMeIrke9uHeBtSmtYJY2mo-j6SYqxun_z3Qcm2s9oTu7js54cu0D0OKanCfEZiwPcz8WPNn1KJfxe-eX8uIKp9X0E3fqd1eGd3yDDPsLT/s1600/_DSC6590.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" oea="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnP-Y-MIeRk0eK67ntEoJTkpnJdD0dGqdPs1gaMeIrke9uHeBtSmtYJY2mo-j6SYqxun_z3Qcm2s9oTu7js54cu0D0OKanCfEZiwPcz8WPNn1KJfxe-eX8uIKp9X0E3fqd1eGd3yDDPsLT/s400/_DSC6590.JPG" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Kastamonu, Daday. Doğa harikası Anadolu köşelerinden biri daha. Sunumlarımız iyiye giderken, göstermelik, içi "kokan" hizmet anlayışıyla görünen güzellikleri baltalayan turizm anlayışımız hep çatışıyor.</div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-5101670807430852542012-10-22T13:54:00.001+03:002012-10-22T13:54:17.214+03:00Geçti hayatımdan....<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Çok şeydi hayat</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yolculuklar bütünüydü</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hatalar toplamıydı</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bazen çok huzurlu</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bazen çok zordu hayat</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha bir sürü şey-di</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Neydi hayat</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir avuç göz yaşından başka</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Acıyla da sevinçle de</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Akıveren göz pınarlarından</span><br />
<span style="color: #ffd966; font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Heyhat</span></div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-22645223297583227892012-10-22T13:40:00.001+03:002012-10-22T13:45:45.448+03:00ağanın oğlu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Tarih hayal edenleri değil, gerçekleştirenleri yazarmış. Öyledir muhakkak. Bir de sadece lafa değil söyleyene de bakmak gerekir, adam mı diye. Doğuştan ağanın oğluysanız önceden çalınanların kaymağını yersiniz. Sonradan olma ağa oğulları da vardır ki onlar kendileri çalmak zorunda kalırlar ağa olabilmek için. Yeni zamanların "trendi" itirafçı hırsızlar olarak. Böylelikle "adam" olunur. Ya da olunduğu sanılır. Hasbelkader de olsa bir cana kıyabilmiş biri yaratılmışları aslında ne de çok sevdiğinden bahsederken ne kadar acınasıysa bu adamcıklar da o kadar ahlâk yoksunudur. Ahlâğı bacak arasında arayan toplumlar; hırsızları, katilleri, vatan hainlerini baş tacı yapar, onlarla "gurur" duyarlar. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Evet, tarih hayalini gerçekleştirenleri yazar. Hem M.Kemal Atatürk'ü, hem Hitler'i yazdığı gibi. Tarihe mal olmak her zaman onurlanılası bir olgu değildir, ne yazık ki değildir. Ayrıca ağanın oğlu olmak da yetmez tarihe </span><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">yazılmak için.</span></div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-54394266311703014582012-10-04T15:20:00.003+03:002012-10-22T13:44:33.488+03:00Ne Kolaydır Sevmek<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
Evet, ne kadar da kolaydır, hele de gençlik başımızda dumansa, sevilmek had safhada gereksinimse. Küçücük ilgilere ne de kolay tav oluveririz. Seviliyorum ya gevrekliğinde, uçuş uçuş.</div>
<div style="text-align: justify;">
Uçmak güzel de, de'si var her şey gibi. Yere inişi var her şeyden önce. Yumuşak iniş dururken çakılmak istemiyorsak saygısız sevginin hiç olduğunu en başından görebilmeli, gösterebilmeliyiz. </div>
<div style="text-align: justify;">
Aşkla sevginin tam da bu noktada farklı olduğundan dem vurulur hep. Nedir ki farklı olan, aşkın heyecanından başka. Severken de körü körüne teslim olmaz mı insan? </div>
<div style="text-align: justify;">
Saygıyı gözardı ediyorsak, kendimize saygımız yoksa, başkasından beklemek boşunadır. Yaşamak istemediklerimize, görmek-duymak istemediklerimize baştan dur diyebilmektir saygı. En başından.</div>
<div style="text-align: justify;">
Bir kere boyun eğildi mi doğrulması zor olur. Alçakgönüllülüğün sınırları belirler hoşgörülerimizi.</div>
<div style="text-align: justify;">
"Ben böyleyim" in ardına sığınanlara "ben de böyleyim" diyemedikçe hep ezik kalmaya mahkûm eder kendini insan. </div>
<div style="text-align: justify;">
Ezdirmeyelim kendimizi. Duymak istemediğimize "sus", görmek, yaşamak istemediğimize "yapma" deme hakkımızı saklı tutmayalım. Söyleyelim. Söyleyelim ki eyvah para etsin. Yoksa en sonunda kendimizi bile sevememe noktasına geliriz ki, en acı sevgisizlik budur.</div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-72874199995020402202012-10-04T14:39:00.000+03:002013-12-01T08:22:11.313+02:00Sonuç<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<b>Yaşanmamış sayabilmek için unutmuş gibi yaptığımız durumlar, </b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>onların yaşanmış olduğu gerçeğini değiştirmez.</b></div>
</div>
DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4678785782043243380.post-11281755010919592242011-06-13T22:35:00.002+03:002012-10-22T13:44:33.466+03:00İNSANI SEVMEK<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIOu2NaZgig0Uowm3q9lMxKC2WsFYr6ykgF4eHJVQrlaPQ4Ab-jIzkrAlIhWRgB9A0R8e_NiS5fsi_sl_6Vg4RAdSdHiqfNPmtl5-MHObeMxFswWX7ZqQmcTuvSIEGI6OCinz3R6oiMFWm/s1600/KARADEN%25C4%25B0Z%2527DE+GECEYE+HAZIRLIK.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIOu2NaZgig0Uowm3q9lMxKC2WsFYr6ykgF4eHJVQrlaPQ4Ab-jIzkrAlIhWRgB9A0R8e_NiS5fsi_sl_6Vg4RAdSdHiqfNPmtl5-MHObeMxFswWX7ZqQmcTuvSIEGI6OCinz3R6oiMFWm/s400/KARADEN%25C4%25B0Z%2527DE+GECEYE+HAZIRLIK.JPG" t8="true" width="400" /></a></div><div align="justify"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: x-small;">İki kere okuduğum tek kitaptır, "İnsanları Seveceksin". Remarque'ın anlattığı kadar değilse de insanları severdim. Yani genel olarak. Herkes masum doğardı. Kimsenin elinde değildi kötü olmak. Hayattı bizi zıvanadan çıkaran. Bu yüzden herkese ikinci bir şans vermek gerekirdi. </span></div><div align="justify"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: x-small;">Ama artık böyle düşünemiyorum. Şans çok kolay çıkmıyor insanın karşısına. Ve çıktığında bunu kolayca tepebiliyorsa insan, ona ne kadar güvenilebilir? Uzun bir zaman önce evlendiğim insanın adı bile "vefa"ydı. O kadar değerliydi benim için sadakat duygusu. Ama artık değil. İnsanlığa sadakatimi yitirdim artık. Çok önüne ardına bakmıyorum insanların şimdilerde. Neler getirmiş, neler götürecek. Daha doğrusu bakmamaya çalışıyorum. Özde "değerli" olan hiç birşey yok çünkü. Kalmamış. Yavan ve kuru kalıplara dönüştürülmüş her şey. Doğanın dinamiklerinden uzak, doğal olana yabancılaşmış insan sürüleri var ortalıkta. </span></div><div align="justify"><span style="font-family: Verdana; font-size: x-small;">İnsanların diğerlerine olan saygısızlığını detaylandırmak bile anlamsız geliyor şu an. Ama bir yerlerde yanyana olmak zorunda kaldığımız, yürürken çarpıştığımız insanların umursamazlığının sınırsızlığı beni dehşete düşürüyor. </span></div><div align="justify"><span style="font-family: Verdana; font-size: x-small;">Evet, artık sadakat duygumu kaybettim insanlara. Onlara değer veremiyorum. Bir böceğin çabasını, bir otun asilliğini çoktan yitirmiş insanoğluna güvenmiyorum artık. Hem de hiç. </span></div></div>DERİN AYRALhttp://www.blogger.com/profile/02873792470077689408noreply@blogger.com0